22 Ağustos 2008 Cuma

Bizim de bir web balonumuz olacak mı?

İnternet dünyasıyla yakından ilgilenenler Amerika'da 2000'lerin başında ortaya çıkan Dot-Com Bubble'ı (Nokta Com Balonu - biz bu terime kısaca web balonu diyelim) bilirler. Amerika'da özellikle internetin yaygınlaşmaya başladığı 90'ların sonu itibariyle internet şirketleri olduğundan daha değerli görünmeye başladı ve internete yatırım yapmak Amerika'da o dönemde moda haline geldi. Gerçekten bu işi bilen ve ciddi yatırım yapan birkaç internet dahisinin dışında, yatırımların büyük kısmı, 'parlak bir fikir'e yapılıyordu. Ancak plansız programsız, geleceği görmeden, vizyonunu belirlemeden hayata geçirilen birçok site bu furyanın sonunda kapanmaya mahkum oldu.
Öyle rivayet edilir ki, elinde bir bond çanta hatrı sayılır bir fikri olan (ama dikkatinizi çekerim sadece fikir) herkes risk şirketlerinden onbinlerce dolarlık çeklerle çıkabiliyorlardı. Bu şuursuz yatırımlar ciddi zararlarla sonuçlandı ve bir müddet risk sermayesi internetten elini ayağını çekti.
Ancak bu balondan sonra görüldü ki, gerçekten bir web fikrini projelendirip, üzerinde ciddi ciddi düşünüp tasarlayanlar büyük başarılara ulaşabiliyormuş. Bu projelere en iyi örnekler olarak dünyaca tanınmış e-ticaret siteleri Amazon.com ve eBay.com, dünyanın en çok ziyaret edilen sitesi Yahoo.com verilebilir.
Web balonu 2000'li yılların başında patladığında ve birçok şirket kepengi indirdiğinde ayakta kalan bazıları, artık dünya internet pazarını ciddi biçimde domine ediyor. Tabi, bu kötü örneklerden feyz alıp yatırımlarını daha ince eleyip sık dokuyanlar da aynı şekilde kazandılar. Bu duruma örnek olarak da Youtube'u verebiliriz. (Youtube'un ciddi rakamlarda yatırımlar ile kurulduğunu belirtmeliyim)
Sonuç olarak Amerika'da ciddi bir "bir müsibet bin nasihatten iyidir" tecrübesi yaşandı ve artık herkes yoğurdu üfleyerek yiyor. Ancak Türkiye'deki internet dünyasında konuşulan rakamlar, satın almalar, yeni girişimler ve başarısızlıklar henüz bizim Amerika'daki web balonundan ders çıkarmadığımızı gösteriyor. Her zaman dediğim gibi, internette yapılacak bir projenin sanal dünyada olmasından başka, normal bir girişimden bir farkı yoktur. Herşeyinin titizlikle araştırılması, fizibilite çalışmalarının yapılması, operasyonun kusursuzluğa yakınlaştırılması, kalifiye insan gücü, pazarlama olanaklarının en verimli şekilde kullanılması gibi tüm basamakların web girişiminin kurucusu (veya kurucuları) tarafından netleştirilmesi gerekmektedir. Fikir, önce projelendirilmeli, sonra iş planına dönüştürülmelidir. Kurucular ve yatırımcılar gelir modelini, yatırımın dönüşünü, kısa-orta-uzun vadedeki beklenti ve hedefleri belirlemeli, bu yönde çalışılmalıdır. Tıpkı, reel hayattaki bir girişim gibi. Ancak sanırım, Türkiye'de internet denince akla önce "kolay para" geliyor. Ne kadar erken bu düşünceden uzaklaşıp, profesyonelleşirsek, o kadar erken başarıyı yakalarız.

İlginç bir bilgi;
2000'lerin başında internetle yakından ilgilenenler Lycos firmasını hatırlayacaktır. Sanırım siteyle ilgili bir istatistik, Amerika'daki web balonun ne kadar şiddetli patladığını size daha net gösterecektir;
Lycos, 1995'de kuruldu, Terra Networks tarafından 2000'de 12.5 milyar dolara satın alındı, Daum Communications'a 2004 yılında 95 milyon dolara satıldı (Wikipedia.org)